Uçaklar, günümüzde uzak mesafeleri en kısa sürede aşabilen araçların başında geliyor. Uzak mesafeleri kısaltan, ve bunu çok yüksek hızlarda yapan bu demirkanatların hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırdığı da bir gerçek. Bununla beraber uçakların yaydığı sera gazının Dünya genelindeki oranı %4 seviyesinde. Bu durum sürdürülebilirlik açısından pek makul durmuyor.
PEKİ BUNU NASIL DÜZELTEBİLİRİZ?
Aslında cevabı çok basit olsa da, uygulama kısmına geçtiğimizde işler biraz değişiyor. Elektrikli uçak denemeleri şu an dünya üzerinde sürüyor olsa da, ortaya çıkan prototiplerin sadece 1-2 kişiyi taşıyabildiği, hız olarak da saatte maksimum 340-350 km hızlara çıkabiliyor. Bu da günümüzde 240 yolcuyu birden taşıyan ve saatte 940 km hızlara çıkabilen bir uçak için çok gerisinde kalan değerler olarak göze batıyor. En son Rolls-Royce firmasının duyurduğu Spirit Of Innovation adlı prototip uçak bile saatte maksimum 623 km hıza ulaşsa da, sadece tek kişi taşıyabildiği için yine büyük bir handikap oluşturuyor.
BU SINIRLAMA NEYDEN KAYNAKLANIYOR?
Bu sınırlama tam olarak batarya teknolojilerinden kaynaklanıyor. Günümüzde neredeyse bataryaya sahip tüm cihazlar Lityum-İyon pil kullanmaktadır. Bu teknolojinin ise belli bir kapasitesi ve belli bir ağırlığı vardır. Şu anda çalışmalar bu ağırlığın azaltılıp, aynı oranda da verimi yükseltmeye dayanıyor. Fakat bunun mümkün olması günümüzde pek olası değil. Bunun olabilmesi için ya yeni bir batarya teknolojisi geliştirilmesi gerekiyor, ya da mevcut bataryaların enerji kapasitesini arttırıp, ağırlığını azaltmamız gerekiyor. Birincisi için şu anda proton bataryalar geliştirilme sürecindeyken, ikinci durum için çalışmalar devam ediyor.
EN ÖNEMLİ SORUN: MENZİL
Günümüzde elektrikli araçlar için bile ortalama 500 km menzil sunulurken, bu durumun uçaklar için biraz daha sorunlu. Bahsettiğimiz gibi uçakların binlerce kilometre yolu olabildiğince çok kısa sürede katetmesi, bununla birlikte en az 100 yolcu taşıması gerekiyor. Ayrıca şarj süresinin de olabildiğince düşük tutulması gerekiyor. Fakat otomobillerde bile bu durum 1 saati buluyor.
Alternatif Yöntemler:
Araçlarda uygulanan hibrit teknolojisi, biraz daha geliştirilebilirse şayet uçaklara da entegre edilebilir. Ya da ikinci bir seçenek olarak hidrojen yakıtıyla çalışan motorları uçağa uyarlamak olabilir. Burada yine karşımıza çıkan firma Rolls-Royce oluyor. Hibrit teknolojisinde firma turbo jeneratör teknolojisini geliştirdiğini duyurmuştu. Bu sayede uçaklara ekstra olarak 500 kW ile 1200 kW aralığında enerji sağlanabilecek. Bu da daha uzun menzil ve biraz daha düşük emisyon oranı demek.
Bu arada Rolls-Royce ne alaka ya dediğinizi duyar gibiyim. Hemen belirtelim. Rolls-Royce genelde otomobilleriyle tanıdığımız bir firma, ama birçok uçak firmasına da motor üreten bir firma. Airbus ve birçok özel jet markalarına da motor üretmeye devam ediyor.
Ne dersiniz, sizce %100 elektrikli uçakları yakın gelecekte görebilir miyiz? Cevaplarınızı bekliyoruz efenim.